HEPYAŞAM DERNEĞİ

DÜNYA HEPATİT GÜNÜ TÜRKİYE DURUM SAPTAMASI

Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (“World Healty Organization”), Dünya Hepatit Birliği (DHB) (“World Hepatitis Alliance”) ve Türkiye’deki yol arkadaşları;

Türk Karaciğer Vakfı (TKCV) ,  

Hepatitle Yaşam  Hasta ve Hasta Yakınları Toplumsal Bilgilendirme, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (Hep Yaşam)  ve

Viral Hepatitle Savaşım Derneği  (VHSD)

olarak, 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü 2014 etkinliklerini sizlerle paylaşmak ve ülkemizde viral hepatitle ilgili gerçeklere dikkatinizi çekmek isteriz.

1960’lı yıllarda hepatit B virüsünün  (HBV) keşfi ve daha sonra HBV aşısının geliştirilmesi çalışmaları ile 1976 yılı tıp alanında Nobel ödülünü kazanan Prof. Blumberg’ in (Baruch Samuel Blumberg) 5 Nisan 2011’de ölümünden sonra, doğum günü olan 28 Temmuz tarihi Dünya Hepatit Günü olarak belirlenmiş ve bütün ülkelerde her yıl DHB ve dünya sağlık örgütü (“World Health Organization”)  tarafından belirlenen  etkinliklerle değerlendirilmektedir.

TKCV, Hep Yaşam Derneği ve Viral Hepatitle Savaşım Derneği (VHSD) üyeleri olarak bu yıl 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü için yapmayı planladığımız etkinlikler ekte belirtilmiştir. Amaç özellikle hepatit B ve C konusunda toplumsal farkındalığı arttırmak, korunma önlemleri ve hasta olanların tedavi olmaları konusunda duyarlılık sağlamaktır. Bu vesile ile sizlere viral hepatit ve Türkiye gerçekleri ile ilgili sağlıklı ve özlü bilgiler vermek, bunları sizin aracılığınız ile halkımıza ulaştırmak istiyoruz. Hepinizi bizimle birlikte olmaya davet ediyoruz.

VİRAL HEPATİT İLE İLGİLİ TIBBİ GERÇEKLER

1)        Dünyada 350 milyon hepatit B (bunların 15-20 milyonunda Delta hepatit vardır), 170 milyon da hepatit C hastası olmak üzere 500 milyonun üzerinde kişi kronik hepatitlidir. Bu kişiler çoğu enfeksiyonlu veya hasta olduğunu bilmemektedirler ve en önemli bulaş kaynağıdırlar. Ayrıca yaşamları boyunca her 4 kronik infeksiyonlu hepatit B veya hepatit C hastasından biri; karaciğer sirozu ve/veya karaciğer kanseri hastası olma riski altındadır. Yılda yaklaşık 1.5 milyon kişi hepatit B veya hepatit C’ye bağlı hastalıklardan ölmektedir.

2)        Türkiye’de 3 milyon kişi hepatit B ve yaklaşık 750 bin kişi hepatit C hastasıdır. Ülkemizde hepatit B (+ Delta hepatiti) ve hepatit C, karaciğer sirozu ve kanserin en sık sebebidir. Karaciğer nakli yapılan her üç hastanın ikisinde sebep hepatit B veya hepatit C’dir. Hepatit B sayısal olarak ve sonuçları bakımından ülkemiz için daha büyük bir sorundur. Karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri hastalarının 50’sinden hepatit B (ve Hepatit Delta) , %25’inden ise hepatit C  sorumludur.

3)        Son 2o yıl içinde etkili ve son derecede güvenli hepatit B aşıları ile yapılan başarılı aşılama programı (bütün yenidoğanlar, ilk ve orta öğrenim çağındaki çocuklar ve risk gruplarının aşılanması) sayesinde hepatit B (+ Delta) infeksiyonu sıklığının ve sebep olduğu hastalıkların azalması önemli bir gelişmedir. Ülkemizde hedef  kitlenin yaklaşık %90’ını kapsayan hepatit B aşılaması sonucu 20-30 yaş grununda hepatit B sıklığı (%2.7) , 40-50 yaş grubuna (%5.3) göre yaklaşık %50 daha azdır. Hepatit B tedavisinde son derece etkili ilaçlar vardır ve zamanında yapılan doğru tedavilerle hastaların büyük kısmında siroz ve kanser gelişmesi önlenebilmekte ve karaciğerin daha iyi duruma gelmesi sağlanmaktadır.   

4)        Hepatit C için aşı geliştirilmesi çalışmaları başarısızdır. Kan merkezleri ve hastanelerde yapılan taramalarla hepatit C bulaşı büyük oranda önlenmiştir. Mevcut hastaların başarılı tedavisi ile bulaş kaynakları da azalmaktadır. Son yıllarda yeni ve etkili ilaçların devreye girmesi ile hepatit C’de kalıcı tedavi (kür) oranları %70-80’e ulaşmıştır. Erken dönemde ve hastalık daha ilerlememiş iken tedavi daha etkilidir. Önümüzdeki yıllarda daha da etkili ve yan etkisi az ilaçların ülkemizde de yaygın olarak kullanılması ile hepatit C marjinal gruplara (damar içi uyuşturucu kullananlar gibi) özgü bir hastalık haline gelecektir denebilir.

5)        Bütün dünyada hepatit B ve hepatit C tedavisi belirli kriterlere göre ve iyi tanımlanmış tedavi rejimleri ile yapılır. Özellikle hepatit C tedavisi görece daha pahalıdır ve sosyal güvenlik kurumu (SGK) bazı kısıtlamalar getirmektedir.  Bu kısıtlamalar çoğu kez bilimsel veriler ile çelişmekte ve tedavi edilmesi gereken bir çok hastanın ilaçlara ulaşmasını engellemektedir. Bu son 10 yıldır özellikle hepatit B hastalarının tedavisinde yaşanan bir sorundur. Şimdi hepatit C tedavisi için de bilimsel kriterlere uymayan aşırı kısıtlamalar söz konusu olabilir.  SGK bu konuda viral hepatitle ilgili bilimsel dermekler ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini dikkate almalıdır.

TOPLUMSAL ve SOSYAL YÖNLERİ İLE VİRAL HEPATİT SORUNU

1)        Viral hepatit bulaşıcı olması ve ciddi hastalıklara yol açması sebebiyle kişinin sosyal hayatını kısıtlayan bir olgudur. Ancak bu kısıtlamaların çoğu bilimsel bilgiye dayanmaz ve gereksizdir.

2)        En önemli sorun hepatit B veya hepatit C’li kişilerin sosyal ve toplumsal hayattan ve aktivitelerden dışlanmasına sebep olan damgalanmadır (“stigmatizasyon”). Bu sebeple insanlar hastalıkların gizlemekte ve bulaş kaynağı olmaya devam etmektedir.

3)        Halbuki gerek hepatit B gerekse hepatit C’li hastaların normal günlük aile içi veya dış yaşamlarında ve iş hayatlarında (sağlık personeli, seks işçisi gibi özel durumlar hariç) başkalarına hastalığı bulaştırma riski yoktur. Herhangi bir kısıtlama gerekmez.

4)        Ülkemizde evlilik öncesi, spor kulüplerine veya yüzme havuzu tesislerine üyelikte, işe girişlerde ve bazı diğer hallerde (askerlikte, cezaevlerinde vb) özellikle hepatit B ve C taramaları yapılmaktadır. Aslında bu uygulama bir çok hepatitli kişide erken tanı konulmasını ve tedavi olmalarını sağlar, bu yönü ile çok yararlıdır. Söz konusu taramalarda hepatit saptanan kişilere bilgi verilmeli ve bir uzman doktorla görüşmeleri tavsiye edilmelidir. Hepatit B veya hepatit C pozitif kişiler eğer karaciğer hastalıkları engel olmuyorsa her türlü sportif aktiviteye (amatör veya profesyonel) katılabilirler. Özellikle de havuza girmelerinde hiçbir sakınca yoktur.

5)        Taramalarda saptanan hepatit B ve hepatit C’li kişilerde ve özellikle de sağlık personelinde gerekiyorsa ilaç tedavisi yapılarak bulaş riski sıfırlanmalıdır.

DHB, TKCV, Hep Yaşam derneği ve diğer kuruluşların amacı dünyada ve Türkiye’de her 12 kişiden birisini etkileyen hepatit B veya hepatit C gibi ciddi hastalıkların uzun vadede eredikasyonu, yani yok edilmesidir. Bu da ancak ilgililerin ve genel olarak toplumun viral hepatit ve sonuçları hakkında bilgilendirilmesi, farkındalık ve duyarlılığın arttırılması ve sağlık sektöründe bu amaçla daha çok harcama yapılması ile mümkün olacaktır. 

Saygılarımızla.

 

Prof. Dr.Yılmaz Çakaloğlu

Türk Karaciğer Vakfı Başkanı, (0542 891 01 51)   

Prof. Dr. Fehmi Tabak

Viral Hepatit Savaşım Derneği Başkanı, (0532 276 37 88)

Dr. Hilal Ünalmış Duda (Ph.D)

Hepatitle Yaşam Derneği Başkanı, (0532 446 69 75)

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.